Montreal Konvansiyonu Kapsamındaki “bedensel Yaralanmalar” Kavramınına Psikolojik Yaralanmalar Dâhi̇l Edilebilir Mi̇?

avocat-oradea

Montreal Konvansiyonu Kapsamındaki “bedensel Yaralanmalar” Kavramınına Psikolojik Yaralanmalar Dâhil Edilebilir Mi?

 

"Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme (“Montreal Sözleşmesi”) 1999 yılında Montreal, Kanada da yapılan bir konvansiyon ile kabul edilmiştir. Montreal Sözleşmesi’nin 17.maddesinin 1.fıkrası (“17/1”) ile yolcuların ölümü veya yaralanması, bagaj kayıplarının yaşanması halinde taşıyıcın sorumluluğunun kapsamı düzenlenmiştir.

 

Montreal Sözleşmesi kapsamında taşıyıcıların, bir yolcunun ölümü ya da bedensel yaralanmaları nedeniyle uğramış oldukları zararlardan sorumlu olabilmesi için ölüme veya yaralanmaya sebebiyet veren kazanın hava aracının içinde ya da herhangi bir iniş veya biniş faaliyeti sırasında meydana gelmiş olması gerekmektedir.

 

Sözleşmeye taraf olan pek çok devlet tarafından “bedensel yaralanma” kavramı kapsamında psikolojik zarara uğramış kişilerin zararlarının tazmin edilip edilemeyeceği hususu tartışmalıdır. Genel olarak mahkeme yaklaşımları “ileride bedensel bir rahatsızlığı tetiklemeyen psikolojik yaralanmaların 17/1 uyarınca tazmin edilmemesi gerektiği” yönündedir. Lordlar Kamarası'nın King V. Bristow (2002) 2 WLR 258 davasında salt psikolojik yaralanmanın beynin kendi yapısındaki değişikliklerden kaynaklandığı gösterilmedikçe ya da alternatif olarak daha sonraki fiziksel yaralanmalarda (örneğin peptik ülseri tetikleyen şok) ortaya çıkmadıkça tazmin edilemeyeceğine karar vermiştir. Yine, Weaver v Delta Airlines 56 F Supp 2d 1190 (DC Mont, 1999)[1] davasında acil iniş yapmak zorunda kalan Delta Airlines acil inişi Montreal Sözleşmesi kapsamında “uçakta yaşanan kaza” olarak kabul etmiştir. Acil iniş esnasında yaşanan dehşetten etkilenen Weaver’a “travma sonrası psikolojik bozukluk” teşhisi konmuş, yaşadığı psikolojik ve duygusal bozukluklar nedeniyle medikal tedavisine başlanmıştır. Mahkeme yapılan tüm savunmaları inceledikten sonra; kazanın yolcunun ölümüne veya fiziksel yaralanmasına neden olmadığı sürece taşıyıcı firmanın 17. madde uyarınca sorumlu tutulamayacağı, salt psikolojik yaralanmaların “bedensel yaralanma” kavramının içinde yer alamayacağı gerekçesiyle Weaver’ın talebini reddetmiştir.

 

Jimenez v. Mexicana Airways[2] davasında ise Davacı Jimenez, Davalı Mexicana Airways tarafından kendisine verilen yemekte bir parmak parçası bulduğunu, bu nedenle meydana gelen psikolojik yaralanmalardan kaynaklanan tazminatın Davalı Mexicana Airways tarafından ödenmesi gerektiğini savunmuştur. Davacı Jimenez parmağı bulmanın "kendisini fiziksel ve duygusal olarak etkilediği için çok itici ve rahatsız edici" olduğunu belirtmiştir. Ancak Mexicana Airways, davacının parmağı yutmadığını, hastalanmadığını veya tıbbi yardım istemediğini, herhangi bir bedensel zararın varlığını kanıtlamadığı belirtmiş ve Montreal Sözleşmesi uyarınca Davacı Jimenez’in psikolojik zarar sebebiyle herhangi bir tazminat talep etme hakkı olmadığını savunmuştur. Nitekim mahkeme de fiziksel bir zarar olmadan salt psikolojik zararların Montreal Sözleşmesi kapsamında tazmin edilemeyeceği kararını vermiş ve Jimenez’in talebini reddetmiştir.

 

Benzer şekilde Eastern Airlines, Inc. V. Floyd (1991)[3], Plourde v Service Aérien FBO Inc (Skyservice) 2007 QCCA 739[4], Kotsambasis v. Singapore Airlines 148 ALR 498 (42 NSWLR 110)[5] kararlarında Amerika, Kanada ve Avustralya da salt psikolojik yaralanmaların “bedensel yaralanma” kavramı içerisinde kabul edilemeyeceğini belirtmiş ve bu yönde kararlar vermiştir.

 

I. DOE V. ETIHAD AIRWAYS KARARI[6]

2017 yılında Davacı Doe ve 11 yaşındaki kızı Etihad Airways ile Abu Dhabi’den Şikago’ya uçtukları sırada Davacı Doe’nin katlanabilir yemek masasını tutan topuz düşmüş, topuzu yerde bulan 11 yaşındaki kızı topuzu Davacı Doe’ye vermiş, Davacı Doe ise topuzu önündeki koltuk boşluğuna koymuştur. İniş esnasında kabin memurunun uyarısı üzerine topuzun düştüğünü ve bu nedenle yemek masasını kapatamadığını göstermek isteyen Davacı Doe’nin eline topuzda bulunan ve daha sonradan insülin iğnesi olduğu anlaşılan bir iğne batmıştır. İğne batması ile eli kanayan Davacı Doe’ye uçak içerisinde antiseptik mendil ve yara bandı verilerek destek sağlanmıştır.

 

Uçuş sonrası kendi doktoruna giden Davacı Doe’ye hepatit, tetanos, HIV gibi pek çok test yapılmıştır. Test sonuçları negatif çıkmasına rağmen, olası bir kazayı engellemek amacıyla Davacı Doe’ye 1 yıl boyunca eşi ile birlikte olmaması, çocuğu veya eşi ile herhangi bir yemeği, eşyayı paylaşamaması tavsiye edilmiştir. Tüm bunların kendi psikolojisini etkilediğini belirten Davacı Doe, uğramış olduğu psikolojik zararın tazmini amacıyla Etihad Airways’a karşı dava açmıştır.

 

Amerika Birleşik Devletleri Temyiz Mahkemesi’nin 6.Dairesi öncelikle Montreal Sözleşmesi’nin 17/1 maddesini incelemiş, ardından her iki tarafın iddialarını da inceleyerek karara varmıştır. Temyiz Mahkemesi “madde 17/1 kapsamında tazminat talebinde bulunulabilmesi için, istemde bulunanın (i) "yolcunun dışında gerçekleşen beklenmedik veya olağandışı bir olay" olarak tanımlanan bir "kaza" olduğunu, (ii) kazanın "uçakta" veya "uçağa biniş veya iniş işlemleri" sırasında meydana geldiğini ve (iii) kazanın "bir yolcunun ölümüne veya bedensel yaralanmasına" neden olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Tüm şartların sağlanması halinde taşıyıcı, doğrudan bedensel yaralanmadan kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılmaksızın, kazayla ilişkilendirilebildiği sürece, duygusal veya zihinsel zararları da içerecek şekilde yorumladığımız “bedensel yaralanmalardan” sorumludur” diyerek;

 
  • Etihad Airways olayı kaza olarak nitelendirdiğini,
  • Uçakta meydana gelen bu kazada Doe'nun bedensel bir yaralanmaya maruz kaldığını,
  • Bu nedenle, Doe’nin yaşamış olduğu ızdırabın doğrudan bedensel yaralanmasından mı yoksa daha genel olarak bedensel yaralanmaya neden olan kazadan mı kaynaklandığına bakılmaksızın, meydana gelen psikolojik zararın tazmin edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
  •  

BT V. LAUDAMOTION GMBH KARARI

Yukarıda bahsedildiği üzere, mahkemeler çok uzun süre Montreal Sözleşmesi 17/1 kapsamında “psikolojik yaralanmaların” tazmin edilmesi için; uçak içerisinde gerçekleşen kazalarda fiziksel bir yaralanmanın olması ve psikolojik yaralanmanın bu fiziksel yaralanmaya bağlı olarak meydana gelmesi gerektiğini savunmuş ve bu yönde kararlar vermiştir. Ancak son olarak Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”) 20 Ekim 2022 tarihinde emsal teşkil edebilecek ve tartışmalı bir ön karar[7] vermiştir.

 

1 Mart 2019 tarihinde Laudamotion tarafından Londra ve Viyana arasında düzenlenen uçuştaki yolcular, uçağın sol motorunun kalkış sırasında patlaması sonucu acil çıkış kapılarından tahliye dilmiştir. Tahliye esnasında çalışmakta olan sağ motorun yarattığı şiddetli hava akımı yüzünden metrelerce havada savrulan yolcu BT’ye “travma sonrası stres bozukluğu” teşhisi konmuş ve psikolojik tedavi görmeye başlamıştır. Uçuş sırasında gerçekleşen kaza sonucu psikolojik olarak yaralandığını belirten BT, manevi zararının tazmini için yerel mahkemelere başvurmuş, Avusturya Yüksek Mahkemesi ise psikolojik zararın Montreal Konvansiyonu kapsamında bedensel yaralanma teşkil edip etmeyeceği ve buna bağlı olarak tazminat talebinde bulunulup bulunulamayacağı hususunda ABAD’a başvurmuştur.

 

Önceki tarihli pek çok Yüksek Mahkeme kararlarında psikolojik yaralanmalar tazminat sorumluğunun dışında tutulurken, ABAD BT v Laudamotion GmbH (Case C-111/21) ön kararında "yaralanma" teriminin bir hastalık veya kaza nedeniyle bir organ, doku veya hücrede meydana gelen yaralanmaya atıfta bulunmuş, 17/1'de "bedensel yaralanma" ifadesinin kullanılmış olmasının, sözleşmenin bedensel yaralanma ile bağlantılı olmayan psikolojik yaralanmaların meydana geldiği durumlarda havayolu şirketlerinin sorumluluğunu hariç tutmayı amaçladığı anlamına gelmediğini vurgulamıştır. Ayrıca, “bedensel yaralanmanın” Montreal Sözleşmesi'nde veya 2027/97 sayılı Konsey Tüzüğü’nde tanımlanmadığını belirtmiş, bir antlaşmanın iyi niyetle ve olağan anlamına uygun olarak yorumlanması gerektiğini belirten Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi'nin 31. maddesine atıfta bulunulmuştur. Bu nedenle, aynı kaza sonucunda bedensel veya psikolojik yaralanmalara maruz kalan yolculara adil tazminat ve eşit muamele için, 17/1'in bedensel yaralanmayla bağlantılı olmayan psikolojik yaralanmaların da tıbbi bir rapor ve tedavi kanıtı ile kanıtlandığı sürece tazmin edilmesi gerektiği savunulmuştur.

 

SONUÇ

Yüksek ve yerel mahkemelerin süre gelen anlayışları; “bedensel yaralanma” kavramının fiziksel bir zarar olduğu şeklindedir. Ancak ilerleyen süreçlerde, “bedensel zarar” kavramına fiziksel zarar sonucu ortaya çıkan psikolojik yan etkilerin de dâhil olduğu ve bu nedenle ortaya çıkan psikolojik zararların Montreal Sözleşmesi kapsamında tazmin edilmesi gerektiği görüşü benimsenmiştir. Son olarak ise ABAD, fiziksel bir zarar olmadan da uçak içerisinde veya uçağa iniş/biniş esnasında yaşanan ve yolcularda önemli psikolojik zararlar meydana getiren kazaların, buna bağlı olarak yapılan tedavilerin de “bedensel yaralanma” kavramı içerisinde olduğu ve yolcu taşıyıcıları tarafından tazmin edilmesi gerektiği şeklinde görüş belirtilmiştir.

 

KAYNAKÇA

 

[1] Weaver v Delta Airlines 56 F Supp 2d 1190 (DC Mont, 1999)

https://law.justia.com/cases/federal/district-courts/FSupp2/56/1190/2449343/

[2] Jimenez v. Mexicana Airways

https://casetext.com/case/jimenez-v-mexicana-airways 

[3] Eastern Aırlınes, Inc. V. Floyd (1991)

https://caselaw.findlaw.com/court/us-supreme-court/499/530.html

[4] Plourde v Service Aérien FBO Inc (Skyservice) 2007 QCCA 739 https://www.canlii.org/en/qc/qcca/doc/2007/2007qcca739/2007qcca739.html

[5] Kotsambasis v. Singapore Airlines, 148 ALR 498 (42 NSWLR 110

https://lup.lub.lu.se/luur/download?func=downloadFile&recordOId=1562522&fileOId=1565988

[6] Doe V. Etihad Airways 870 F.3d 406

https://casetext.com/case/jane-doe-v-etihad-airways-1

[7] BT v Laudamotion GmbH (Case C-111/21)

https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX%3A62021CJ0111

    Uyarı: Yukarıdaki bilgi ve görüşler sadece rehberlik amacı taşımakta olup hukuki tavsiye olarak değerlendirilmemelidir. SB Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak doğru ve güncel içerik hazırlanılması hususuna yüksek özen göstermekteyiz. Buna ek olarak, makalelerde yer alan bilgilerin, yayımlandıkları tarihten sonra mevzuatta veya yasal düzenlemelerde meydana gelebilecek değişiklikler nedeniyle en güncel hukuki gelişmeleri yansıtmama ihtimali olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, bu makalede sunulan bilgiler, hukuki danışmanlık veya karar alma süreçleri için kesin bir dayanak oluşturmamalıdır. Herhangi bir hukuki aksiyon almadan önce konuyla ilgili bir avukata danışmanız ve süreci avukatınız ile yürütmeniz önerilmektedir.